Yolculuklarımın birinde….
Yukarıyurtçu köy yolundan ilerlerken otostop çektim. Bir tırcı durdu. Açtım kapıyı bindim.
Ayakkabılarını çıkar la sen evde de mi böyle geziyon ‘ dedi.
Pardon abi, hiç tıra binmedim ‘ dedim. Tır merdivenlerinde çıkardım ayakkabılarımı. Ayaklarımın arasına aldım koltuktaki karpuzu.
Veysel abi sürekli kadınlardan ve sevişmekten konuşurdu.
Poyrazım… Kırgızlar… Biliyor bu işi… ‘
Yıllar önce Ankara Gazinosunda bir Kırgız kadınla sevişmişti. Sürekli o kadından bahsederdi. Dudakları, saçları, bacakları…
Of Poyraz…’ dedi.
Sırtını iki gün önce bir yere çarpmış, acısı yeni çıkmaya başlamıştı.
Hastalık zor ‘ dedi.
Veysel abinin ince damarıydı hastalık. Babası on altı yıl önce beyin kanaması geçirmişti. On altı yıldır yatalaktı. Veysel abi, babasına bakmalıydı. Evlenemez, sevgilisi olamazdı.
Poyrazım… Kırgızlar… Biliyor bu işi… ‘ derdi.
Comments